Büyük bir çoğunluğumuz takvimdeki değişikliklere haddinden fazla önem atfediyoruz belki. Ben de istisna değilim elbette. Bir yıl bitip yenisi başlarken en büyük hazırlığımız yeni kararlar almak oluyor. Birçoğunu uygulayamadığımız bu kararlar, eğer hayal kurarken haddinden fazla iyimser veya hedef koyarken haddinden fazla iddialı olmuşşak, hayalkırıklıklarına veya sırtlarda ağır yüklere dönüşebiliyor.
Yeni yıl kararlarının bir çoğu hayatı düzene koymaya dair. Yakın çevrem için konuşursam, hepimiz şartlarını oluşturmakta çok az payımızın olabildiği bir düzene ait olmak durumundayız zaten. Ama bu bile kesmiyor, kendi hayatımızın iplerini elimize almak istiyoruz. Zaman bize yetmiyormuş gibi zamanı daha iyi kullanmaya karar veriyoruz. Hayatın kısa olduğunu bildiğimizden bir saniyeyi dahi boşa harcamak istemiyoruz.
Karnı aç olan biri süpermarkete girdiğinde, reyonlardaki her şeyi canı çeker ve arabaya doldurur da eve geldiğinde aldıkları anlamsız ve gereksiz görünür ya, yeni yıla bu iştahla giriyoruz işte. Sonra zaman her seferindeki gibi galip geliyor, düzen bize ağırlığını hissettiriyor, bezginlik ve esasında hiçbir şeyin değişmediği hissi hakim oluyor ve biz yine yaşayıp gidiyoruz günlük hır gür içinde.
Geçen yılbaşında evim başka bir şehirdeydi, şimdi başka bir şehirde, sonunda döneceğim ev başka bir şehirde ve nihayetinde esas memleketim diyebildiğim "arkamdan gelen" şehir ise bunların üçünden de farklı bir yer. Ama buna alıştım, şikayetçi değilim. Sevdiklerinden uzak olmak zor olsa da değişimden, yenilikten korkmadım hiç.
Geçen yılbaşında ne karar aldığımı hatırlamıyorum. Bundan hiçbir kararımı uygulayamadığım sonucunu çıkarmak da mümkün elbette. Bu sebeple, 2012 için de aldığım somut bir kararım yok. Sadece rahat ve kaygısız olabileceğim anların giderek azalmakta olduğunu fark ediyorum. 2012 içinde "30" yaşımı dolduracak olmam da böyle düşünmemi sağlıyor olabilir ama bu yıl çok rahat olmak istiyorum.
Nedense blog yazılarına bu kadar uzun ara verdikten, hatta 2011 yılında neredeyse hiç dokunmadıktan sonra böyle kişisel bir yazıyla başlamak istedim. Fark ettim ki ne zaman aklıma bloga uzun süredir bir şey yazmadığımı düşünsem, kendi kendime sudan bahaneler uyduruyorum. Halbuki kimsenin umurunda değil benim yazdıklarım. Geriye dönüp baktığımda, kendi izlerime bakmak için zamanda bıraktığım kırıntılar buraya yazılan sözcükler.
Madem bu yıl rahat olmak istiyorum dedim, daha çok iz bırakmalıyım kendim için. Bu yüzden kimseye naz yapmaya gerek yok, başlıyorum işte.
Share |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder