"Sessiz sedasız" deyişiyle bir şey tanımlamak istesem, Euro 2012 elemelerinin başlangıcı bunun için çok uygun olurdu herhalde. Böyle hissedenler azınlıkta mı emin değilim ama belki Dünya Kupası'nın etkisini sürdürmesi, belki büyük liglerde sadece 1-2 hafta oynandığından yeni sezon başlangıcı hissinin tam olarak oturmamış olması veya halihazırda muhteşem bir biçimde devam eden Dünya Basketbol Şampiyonası'nın rol çalması yüzünden ilk maçlar göz ucuyla ve büyük bir merak olmadan takip edildi.
Öyle ki, geçen Cuma günü maç olduğunun farkına o sabah vardım. Gerçi Cumartesi-Çarşamba sisteminin neden Cuma-Salı olarak değiştirildiğini bilmiyorum. (herhalde oyuncular kulüplere erken dönebilsinler diye) Neyse, bu kısmı hızlı geçip gruplar üzerine hızlı bir bakış atalım. Bizim bulunduğumuz A Grubu'nu atlıyorum.
B Grubu
Kağıt üzerinde elemelerin en zayıf grubu gibi görünüyor. Rusya, artık o kadar güçlü olmadığının sinyallerini zaten veriyordu; kendi sahasında Slovakya'ya yenilmesi durumu kesin biçimde ortaya koydu. İrlanda da zayıf rakipleri önünde kazaya uğramadı. Grupta mücadele bu üçü arasında geçecek. Zayıf grup dedim ama aslında en büyük heyecanlar da genelde devlerin olmadığı bu tür gruplarda yaşanır. Benim en şanslı gördüğüm Slovakya, deplasmanda aldığı Rusya galibiyetiyle bu yönde büyük avantaj elde etti.
C Grubu
Grubun favorisi İtalya, Dünya Kupası travması sonrası bulabileceği en güzel fikstürü iyi değerlendirdi. Grubun İtalya ile birlikte ne büyük favorisi olan Sırbistan ise Slovenya'yı evinde yenmeyi başaramayınca bir açıdan rakibini psikolojik olarak tamamen safdışı etme şansını da tepmiş oldu. Kuzey İrlanda, deplasmanda Slovenya'yı yendi fakat onların gruplarda bu tür sürpriz puanlar almasına ve şanslarını uzun süre korumalarına rağmen son maçlarda çözülmeleri alışık olduğumuz bir durum. Muhtemelen aynısı olacaktır. Bence grupta İtalya ve Sırbistan beklediklerinden de rahat bir seyir izleyerek ilk 2'ye rahatlıkla kurulacaklar. Bu anlamda 12 Ekim'de Genoa'daki maç izlenmeye değer.
D Grubu
Mevcut puan tablosunda Arnavutluk ve Belarus'un liderliği paylaşıyor olması bir ilüzyon. Romanya futbolunun krizde olduğunu düşiünürsek bu grubu götürecek olanlar Bosna Hersek ve Fransa. Yakın zamanda bu durum açıklığa kavuşacaktır ama sürprizlerin şimdiden sıkça yaşandığı bir grup olduğundan, yakından takip etmesi zevkli olacak. Klişe spor basını tabirleriyle konuşmak zorundayım ama "Fransa, Bosna Hersek'i 2-0 yenerek komadan çıktı ve 3 puandan fazlasını aldı." Blanc'ın kadro seçimi ve tavırlarıyla doğru yolda olduğunu düşünüyorum. Bence Belarus maçını kaybdeilmesinin birinci sebebi seyirci baskısı ve kendini ispatlama stresiydi. Bosna maçının büyük bölümünü izledim ve Fransa'nın yavaş yavaş kalitesini göstermeye başladığını söyleyebilirim. Bosna-Hersek ise seyir zevki veren ve olumlu bir futbol anlayışına sahip ancak fazlasıyla dirençsiz. Bu durum kadro yapısında yine kilşe bir tabirle "generallerin çokluğu ve askerlerin azlığı"ndan kaynaklanıyor.Arnavutluk deplasmanında 8 Ekim'de oynayacakları maç çok kritik.
E Grubu
Bu grupta tahmin edildiği üzere Hollanda ve İsveç çok rahat görünüyorlar. Aynı transfer öyküsünün kahramanları Huntelaar'ın bu sezona çok iştahlı başlamış olması ve Ibrahimoviç'in milli takımla "barışması" dikkat çeken noktalar.
F Grubu
İsrail, bugüne kadar zaman zaman çok başarılı grup performansları sergilese de bir türlü üst aşamaya geçmeyi başaramaıştı. Sanıyorum bu grup onlar için büyük bir fırsat. Ciddi bir kriz yşaayan Yunanistan ve Euro 2008'de ortaya koyduğu potansiyelle göz kamaştırırken, şaşırtıcı biçimde gerileyen Hırvatistan'la ciddi bir mücadele içinde olacaklar. Hırvatistan her ne kadar, kendi evinde Yunanistan'ı yenmeyi başaramamış olsa da bana göre halen grubun favorisi konumunda. Gürcistan'ın ise, ilk iki şansı çok zor görünse de ilginç zamanlarda alacağı puanlarla grupta belirleyici bir rol oynayacağı kanaatindeyim.
G Grubu
Şu an itibariyle izlenmeye değer grupların başında geliyor. İngiltere, Güney Afrika parantezini kapatmış, elemelerdeki göz kamaştırıcı performansına kaldığı yerden devam ediyor. İsviçre'yi de deplasmanda yendiklerine göre, grubu 10'da 10'la dahi tamamlayabilirler. Gruptaki esas heyecan unsuru Karadağ, önce Galler'i sonra da deplasmanda Bulgaristan'ı devirmeyi başardılar. Eğer 8 Ekim'de kewndi evlerinde İsviçre'yi de yenebilirlerse (olmayacak iş değil), geçen elemelerde Bosna Hersek'in yaptığı sürprizin aynısını gerçekleştirebilirler. Bu grupta heyecan verici, güzel maçlar vaat eden takımlar var. Grupta 5 takım olduğundan herkesin yenip stresini atabileceği bir rakip de yok. Tabii Bulgaristan'ın durumu bir hayli feci, ciddi anlamda çökmüş vaziyetteler. Aslında bu Balkan ülkelerinin hali ayrı bir yazı konus olmayı hak ediyor.
H Grubu
Bu grup da 5 takımlı grupların getirdiği heyecana bir örnek. İlk bakışta Portekiz ve Danimarak'nın süpürmesi beklenen grupta Portekiz, 2 maçta 1 puan yaparak ciddi hayal kırıklığı yaşadı. Gerçi Dünya Kupası elemelerinde de bir hayli zorlandıkları göz önünde bulundurulursa, toparlanmalarını bekleyebiliriz.
8 Ekim'deki maçlar grubun geleceği konusunda belirleyici olacak. Kıbrıs Rum Kesimi, kendi sahasında Norveç'i yenmeyi başarırsa ilk 2 için ciddi bir aday olduğunu ispatlayacak, aksi halde Norve çok ciddi bir avantaj elde edecek. Diğer taraftan Portekiz, kazanmak zorunda olduğu maçta Danimarka'yı ağırlayacak. Şu anki tabloda Danimarka'nın gurptan çıkma şansı yüksek ancak onların da henüz ciddi bir teste tabi tutulmasıklarını (sadece İzlanda'yı 90+1'de attıkları golle 1-0 yenebildiler) unutmamak lazım.
I Grubu
Son olarak, Dünya Şampiyonu'nun grubuna bakalım. İspanya, burada da 8'de 8 yaparak firesiz finallere kalmaya çok yakın zira rakipleri çok kötü durumda. Çek Cumhuriyeti kendi evinde Litvanya'ya kaybedince, ikinciliğin diğer adayı İskoçya ne yaptı diye baktığımızda Liechtenstein'ı 90+7'de yenebilen bir takım görüyoruz. Eminim, İspanya dahi daha güçlü bir grup isterdi, daha iyi hazırlanmak için... 8 Ekim'de Çek Cumhuriyeti-İskoçya maçı çok kritik bir hal aldı. İskoçya deplasmanda galip gelirse büyük bir adım atmış olur.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder