Euro 2012'nin başlamasına saatler kaldı. Başlama vuruşunun yapılamsından itibaren kadrolar hakkındaki tüm değerlendirmeler, tahminler, sürpriz adayları v.s. üzerindeki sohbetler susacak, klişe bir tabirle söylersek futbol topu konuşmaya başlayacak.
Son 10-15 günlük dönem hazırlık maçları furyasıyla geçti. Gerek antrenörler kafalarındaki son taktiksel denemeleri yaptığından, gerek oyuncuların akılları "asıl" turnuvada olduğundan futbolseverler için biraz tatsızdı bu süreç. Birçok beklenmedik sakatlık da bu tadı kaçıran unsurlardan biri oldu elbette.
Hazırlık maçlarının bir diğer ilgi çeken noktası da sürpriz sonuçlardı. Almanya'nın İsviçre'den 5 gol yemesi, Hollanda'nın evinde Bulgaristan'a yenilmesi, Rusya'nın İtalya'yı 3-0 ile dağıtması, Türkiye'nin 60 bin hevesli taraftarın önünde Portekiz'i Lizbon'dan Polonya'ya 3-1 mağlubiyetle uğurlaması özellikle şaşırtıcıydı. Ancak bunların hiçbirinin Euro 2012'ye yansımayacağını biliyoruz. Zira turnuvaların atmosferi çok farklıdır ve turnuva takımı olmak başka bir kimliktir. Hele Avrupa Şampiyonları'nın niteliği daha da ilginçtir. İlk maçlardan sonra dahi net bir yargıya varmak zordur çünkü. Euro 2008'de bizim ve Rusya'nın performanslarına bakılırsa dediğim daha net anlaşılır.
Gruplara hakkında düşüncelerimi kısa postlar halinde paylaştım. Son söyleyeceğimi başta söylemem gerekirse, tarihteki en sempatik Almanya'nın şampiyonluğa uzanacağını düşünüyorum. Ben her zamanki gibi Hollanda'nın yanındayım. 13 Haziran'da gruptaki kapışmayı iple çekiyorum. Sürpriz bir takım söylemek gerekirse, ne kadar sürpriz sayılır bilemem ama Fransa'nın kupayı alabileceğini düşünüyorum.
Bu kadar muhabbet yeter, gruplara geçme vaktidir...
Share |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder