20 Haziran 2014 Cuma

Dünya Kupası yazıları: Gizli favori diye bir şey var mı?


Turnuvada ilk tur 2. maçları devam ederken İspanya ve İngiltere’nin yaşadıkları hayal kırıklığı, sürpriz unsurunun kupanın olmazsa olmazlarından birini teşkil ettiğini yeniden hatırlattı. E ve F gruplarında böyle bir sürpriz görülmeyecek gibi de olsa, yakından bakmakta fayda var.

 E Grubu:

İsviçre, gruplarda seri başı olan takımlar içinde hem en iddiasızı, hem de en şanslısı gibi görünüyor. Honduras ve Ekvator yerine Meksika ve Şili çekmiş olsalardı belki de son sırada kalacakları bir grupta, pek de iyi oynamadıkları maçta, son saniyede kendi kalelerindeki hücumu keserek Behrami’nin bireysel gayretiyle sürüklediği atakta buldukları golle 2.tur için en önemli rakiplerini yenerek büyük bir avantaj elde ettiler. İsviçre’yi genel olarak yeterince tempolu bulmadım, özellikle hücuma çıkarken çoğalmakta zorlanmaları ve ümitlerinin büyük çoğunluğunu bağladıkları Shaqiri’nin formsuzluğu dikkat çekiciydi. Yine de Drmiç-Mehmedi-Seferoviç üçlüsünden hangisi oynarsa oynasın farklı özellikleriyle rakiplerinin kilidini açabilme şansına sahip. Bugün Fransa karşısında beraberlik hedefiyle çıkacakları maçta tabir caizse rakibi uyutmaya çalışacaklar. Fransa için de tempoyu arttırma becerisine ne ölçüde sahip olduklarını gösteren iyi bir test olacak.

 
Ekvator, Güney Amerika takımları içinde en az “yıldız” oyuncu barındıran kadroya sahip olsa da birbirine uyumlu ve sağlam bir takım görüntüsü verdi. İlk maçı şanssız biçimde kaybetmiş olmaları gruptaki şanslarını iyice azalttı zira muhtemelen son maçta Fransa’yı yenmek zorunda olacaklar. Honduras’a göre daha teknik bir takım oldukları için onları yenebileceklerini düşünüyorum, elbette kuvvetli kaldıkları sürece.

 
Fransa, kupanın başında izleyiciler için en kafa karıştıcı takımlardan biriydi. Gençleştirilmiş bir omurga, kalburüstü bir savunma, çoğu takımda olmayan Pogba-Matuidi-Cabaye üçlüsü ve formda bir Benzema; Ribery’nin eksikliğine rağmen takımı ileriye taşımak için yetebilir gibi görünüyor aslında. Fakat yine de tam oturmayan bir şeyler olduğu görülüyor takımda. Turnuvanın yıldız adayı Pogba’nıni lk maçtaki verimsiz ve aşırı sinirli hali, Honduras 10 kişi kalana kadar kapalı savunmaya karşı pozisyon üretilmekte zorlanılması soru işaretleri doğurdu. Bu son bahisten hareketle, İsviçre onlara nereye kadar hayal kurabileceklerini gösterecek bir sınav olacak. Ribery’nin yokluğunda Griezmann gibi yetenekli bir ismin veya benzer oyuncuların çıkıp kendilerini yıldız statüsüne taşıyacak ekstra işler yapmaları önem taşıyor. Grup lideri olmak onlara çapraz eşleşmede avantajlı bir kura getirecek ve çeyrek finale taşıyacak gibi görünüyor. İşte o aşamada Almanya’yla baş edebilecekler mi, esas mesele bu.

 
Honduras, bu turnuvada futbolseverlerin beğenisini kazanan diğer CONCACAF takımları Meksika, ABD ve Kosta Rika’nın aksine sahada fizik gücü yüksek olmasının dışında fazla bir futbol artısı koyabilecek gibi görünmedi. Takımın genel olarak 2. tura inandıklarını da pek sanmıyorum ama bu akşam Ekvator karşısında tüm güçlerini ortaya koyup kazanmak hedefiyle sahaya çıkarlarsa keyifli bir maç izletebilirler.

 
Tahmin: Fransa, İsviçre
Kilit adam: Paul Pogba

 
F Grubu

Arjantin, bu grubun mutlak favorisi olduğu gibi turnuvanın Güney Amerika topraklarında oynanmasından dolayı final için doğal adaylardan biri. F Grubu’nu Arjantin ve diğerleri gibi tanımlayabiliriz ancak Arjantin’in ileriki aşamalara yürüyebilmesi için “Messi ve diğerleri” kimliğinin çok ötesine geçmeyi başarması lazım. Takıma baktığımızda bu düzey için yetersiz bir kaleci, orta karar bir savunma, renksiz bir orta saha ve rüya gibi bir hücum hattı görüyoruz. Bosna-Hersek karşısındaki performansları birçok açıdan aldatıcı olmuş olabilir. Şöyle ki, golü çok erken bulduktan sonra ilk maç olduğunu düşünerek oyunu forse etmemiş ve rölantide oynamayı tercih etmiş olabilirler. Fakat, bu durum bile bu kadar düşük bir tempoyu açıklayamaz. Messi’nin bu kupaya istekli ve fiziken olabildiğince hazır olarak geldiği görülüyor. Bu malzemeden Higuain gibi bir golcüyü efektif kullanacak, Agüero’yu değerlendirecek ve takımı ateşleyecek birinci isim olan Di Maria’dan verim alacak bir formül çıkarmak Sabella’nın işi. Sıradaki rakibin İran olması, galibiyetle rahatlamak için önemli bir şans. Arjantin’in biraz güvene ve bunun için de bol gollü bir galibiyete ihtiyacı var gibi görünüyor.

Bosna Hersek, turnuvaya ilk kez katılan genç bir ülkenin takımı olarak, sahadaki duruşları ve temsil ettikleri hücumcu futbol anlayışıyla şimdiden “sempati şampiyonu” unvanı için en ciddi aday. Aslında ilk kupada, böyle bir grup yakalamışken 2. Tura yükselme hedefleri de gayet makul. İlk maçta Arjantin önünde ezilmediler ama beklentilerin ötesinde bir ışık da gösteremediler. Misimoviç’in tekniğine lafım yok ama o tarz oyunculara da artık bu platformda yer yok bence. Ibiseviç-Dzeko gibi birbirini iyi tamamlayan bir forvet ikilisinin arkasında kanatları hızlı kullanan ortada da iyi pas yapan bir anlayış onların daha rahat başarılı olmalarını sağlayacaktır. Savunmaları ise sağlam gibi dursa da açık alanda yakalandıklarında zaaf gösterebilirler. Ayrıca Emenike gibi hareketli bir forvetin de başlarına bela olması olası. Son maçta İran’ı muhtemelen yenerler diye düşünsem de böyle pozitif oynayan ama yetersizlikleri olan bir takımı görünce Euro 96’daki Türkiye senaryosunun bir benzerinin yaşanmasından korkuyorum.

Nijerya ise şu ana kadar hayal kırıklığı yaşatan takımlar arasına adını yazdırmış durumda. İran’ın uyuşuk bir tempoyu dikte ettirmesine müsaade ettiler ve kupanın şu ana kadarki en sıkıcı maçına birlikte imza attılar. Nijerya’nın da esas sorunun orta sahadaki organizasyon eksikliği olduğu, yani o eski kupalardaki Okocha gibi bir ismin arandığı görülüyor. Obi Mikel iyi bir oyuncu olsa da bu liderliği gösterebilecek kapasitede değil. Nijerya, kendi kendini zor duruma soktuğu için, zaten grubun kilit maçı olabilecek Bosna Hersek maçı ölüm kalım meselesi haline geldi. Nijerya kazanmak zorunda olduğu maçta tempoyu yükseltmeye çalışırken bir yandan da kontra yememek için gayret sarf edecek. Esasen Nijerya’nın İran maçının tam tersi bir kimliği sergilemesi kadar, buna Bosna’nın cevap verip veremeyeceği de bir muamma. Ben son tahlilde yine de ibreyi biraz Nijerya’dan yana görüyorum.

 
İran, zayıf bir kadrosu olduğu için zaten iddialı değildi ama Nijerya maçında futbol adına ortaya olumlu bir şey koymakta zorlandılar. Yine de takım uyumu ve alan paylaşımları üst seviyede olduğu için, onları sert ve zor bir rakip olarak tanımlamak mümkün. Arjantin’e direnebilmeleri büyük sürpriz olur. O maç sonrasında da son şanslarını kullanmak için Bosna’yı yenmek zorunda olacaklar. İşte galibiyete ihtiyaç duyan böyle bir İran’ın nasıl oynayacağını çok merak ediyorum ben de.

 
Tahmin: Arjantin, Nijerya
Kilit adam: Di Maria (Messi varken başkası yazılamayacağı için onu klasman dışı tuttum)

 

 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder