Geçtiğimiz akşam Şampiyonlar Ligi'nde iki maçta atılan 10 gol, eleme turlarında pek de alışık olmadığımız, ama keyifli olduğunu da inkar edemeyeceğimiz bir durum yaşattı bize.
İki maç arasında bir seçim yapacağımda, Arsenal son dönemde çok formda olmasına rağmen Porto'nun kontratak gücüne ve temposuna güvendiğimden, daha çekişmeli geçeceğine inandığımdan Fiorentina-Bayern maçını bir kenara bıraktım. Neyse ki Arsenal ilk 20 dakikada Bendtner ile iki gol bulunca ve maçın genel seyri belli olunca, kumandayı Floransa'ya çevirdim.
Fiorentina, belki de beceremediğinden, savunmada kalmayı pek sevmeyen bir takım. Bayern de bugnü skoru korumak için ideal kadrosu ve oyun yapısında bir değişiklik yapmadığından hareketli bir maç oldu. Uzun süredir izlediğim en güzel ve temposu yüksek maçlardan biriydi. Bunları sadece bol gol gördüğüm için söylemiyorum elbette. İstatistikleri görmedim ama topun oyunda kaldığı süre çok fazlaydı. Bunun sebebi iki takımın da yerden, dikine ve kanatları kullanarak hücum etmeyi sevmesiydi.
Bayern ile ilgili geçen ayki bir yazımda, hücum güçleriyle her takımı yenebileceklerini ancak kaleci ve defanslarıyla hiçbir zaman kazanacaklarından emin olamayacaklarını yazmıştım. Futbolda, özellikle de yaşadığımız dönemde takımları blok blok ayırmak mantıklı değil elbette ancak bu akşam ilk golde Butt'un, ikinci ve üçüncü gollerde ise defansın fahiş hatalarının hezimete dönüşmesini iki muhteşem gol önledi.
Fiorentina'da Jovetiç, Liverpool'dan sonra Bayern'e de 2 gol attı. Benim izlediğim her maçında fizik yönünden de giderek kuvvetlendiğini görüyorum ve bu da onun zaten kendini belli eden potansiyelinin onu bir süperstar seviyesine çıkarabileceğini gösteriyor.
Fakat, halen Bayern'de bulunan bir süperstar var ki, her geçen gün kariyerine daha parlak performanslar ekliyor. Robben'in bu formu iflah olmaz bir Hollanda destekçisi olarak, Dünya Kupası öncesi beni umutlandırmasının yanı sıra, takımını da ayağa kaldırıyor. Chelsea ve Real'de oynarken başrol başkalarınındı, aslında burada da başrol Ribery'nindi hesapta ama Robben belki de PSV günlerinden beri ilk kez bu kadar istekle sorumluluk alıyor. Attığı golü aşağıda izleyebilirsiniz. Takım 2-0'dan 2-1'i yakaldığı anda 3'yü yiyince yaşayabileceği moral çöküntüsü ancak böyle bir golle giderilebilirdi. Bu golden sonra Fiorentina da tam bir zihinsel çöküş ve "ne yaparsa yapalım karşılık veriyorlar"a benzer bir his oluştu. Zaten o dakikadan sonra da çok ciddi bi pozisyon yakalayamadılar.
Arsenla-Porto maçının ise ilk 25 dakikası hariç özetlerini izledim. Tamam Arsenal çok formda, Arshavin ve Nasri de çok çabuk ve yetenekli oyuncular ama Porto defansının bu akşamki halini açıklayabilecek hiçbir arügman yok benim nazarımda. Her türlü çalımı yemelerinin yanı sıra bir oyuncunun önünde 3-4 kişi durup müdahale etmeyerek resmen bir geçiş koridoru oluşturdular. Aşağıda izleyebileceğiniz maçı fiilen bitiren Nasri'nin golü gerçekten çok klas. Arsenal de çok şeyler yapabilecek bir takım ama rakipler düşünüldüğünde kalecisi ve (her ne kadar bugün Bendtner hat-trick yapmış olsa da) top-class bir santrforu olmaması işlerini zorlaştıracak ilerleyen turlarda..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder