30 Mart 2010 Salı

Şampiyonlar Ligi çeyrek finaller-I

Hayatımda geçen haftayı kişisel zevklerime hiç vakit ayırmadan geçirdiğim için bugün Şampiyonlar Ligi çeyrek final maçlarını başlayacağını öğrenince garip hissetim kendimi, "ne kadar çabuk?" diye sordum. Tabi bir hafta ara vermeleri gayet yeterli hatta bazı takımlar 3 hafta sonra dönecekler Devler Ligi arenasına.

Çeyrek finallerin en ilginç eşleşmesi çoğu futbolsevere göre Arsenal-Barcelona maçları olacak. Gerek Henry-Arsenal ve Fabregas-Barcelona ilişkisi olsun; gerekse Arsenal'in oyun yapısının biraz biraz Barcelona'yı andırması olsun bu eşleşmeyi ilginç kılan birçok faktör var. Ama bu maçla ve Inter-CSKA maçıyla ilgili yorumlşarımı yarın yazacağım.

Lyon-Bordeaux maçı her türlü sonuca sahne olabilecek bir maç gibi görünüyor. Neticede kazanan Fransızlar olacak yarı finalde garanti bir takımları var. Bordeaux genel olarak daha dengeli ve sakin bir takım görüntüsündeyken, Lyon zaman zaman ilginç patlamalar yapabiliyor. Real önündeki performanslarıyla maksimuma ulaştılar ama bu durum, o maçların altındaki bir performansın Bordeaux'yu elemeye yetmeyeceği anlamına gelmiyor elbette.

Benim heyecanla beklediğim eşleşme ise Bayern-Man Utd eşleşmesi. Hemen herkes kuralar çekildikten sonra geçen sezonki finalin tekrarının yaşanmasının yolunun açıldığı yorumunu yaptı. Man Utd'a oldum olası sempati beslemiş değilim ancak Ferguson'un başarılarına her zaman saygı duydum. Ayrıca, Messi'nin son dönemdeki insanüstü performansı sayılmazsa yılın en iyisi olduğunu düşündüğüm Rooney faktörü de ibreyi İngilizler yönüne döndürüyor.

Ancak burada birkaç defa Bayern'e methiyeler düzen yazılar yazdım, arşivde duruyor saklayacak değilim. Bu eşleşmede onların çok kolay teslim olmayacaklarını düşünüyorum. Özellikle Robben-Evra kapışmasını izlemek çok keyifli olacak. Bayern son dönemde ligde sallantılı bir dönem geçirmekte, ancak aynı dertten Inter de muzdarip, bu yüzden bunun üst üste alınan başarılı sonuçların ardından,Şampiyonlar Ligi'nde de iyi bir konuma gelinmesinin ardından yaşanan bir konsantrasyon sorunu olabilme ihtimalini de gözden kaçırmamak gerek. Bayern, Man Utd.'ı elemek istiyorsa sadece Ribery ve Robben'in teknik kapasitesine güvenerek bunu yapamaz, başta van Bommel ve Schweinsteiger olmak üzere iki maçta da orta sahanın kontrolünü kaybetmeden, Man Utd'ın Fletcher ve Park gibi oyuncuların kıvılcımını yakabileceği ani tempo parlamalarına derhal karşılık verebilmeleri şart. Bir şart daha var ama onu yapabileceklerinden emin değilim: Rooney'e dikkat etmek.

Aslında bunu kuralar ilk çekildiği gün yazmalıydım ama bugüne denk geldi: Mantığım böyle demese de gönlümden Inter-Bayern finali geçiyor. Bakalım...

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder