7 Ekim 2010 Perşembe

Avrupa liglerinde sonyaz değerlendirmesi 2 -İspanya


"Avrupa'nın en iyi ligi hangisi?" sorusu üzerinde, son yıllarda Avrupa futbol çevrelerinin zihnini meşgul eden çetin bir rekabet var La Liga ile Premier League arasında.. Avrupa kupalarına da taşınan bu rekabette ibre son 2 yıldır Barcelona'nın olağanüstü performansı ve son olarak İspanya'nın üst üste Avrupa ve Dünya Şampiyonluğu'nun kazanmasıyla Akdeniz yönünde doğru döndü. Son Dünya kupası'nda İspanya milli takımında Fabregas (Arsenal) ve Reina (Liverpool) dışında La Liga dışında forma giyen bir oyuncu yoktu.

Fakat,  İspanya Ligi'ne baktığımızda birkaç sezondur iyiden iyiye yerleşen Barcelona ve diğerleri tablosunu görmenin, ligin heyecanına ve uzun vadede kalitesine darbe vurma tehlikesi yarattığını söylemek de mümkün. Barcelona'nın ezeli rakibi Rela'in onları yakalamak için Galakticos'un ikinci versiyonunu sahneye koyması geçtiğimiz yıl ligi iyice İskoçya ligi havasına sokmuştu.

Daha önce şampiyonluk sözü eden Sevilla, Valencia, Atletico madrid gibi çok kaliteli kadrolara sahip takımların hedefi 3. lük haline gelmişti. Bugün ilk 6 hafta itibariyle zirvede farklı bir tablo görsek de bu durumun geçerliliğini kaybettiğini söyleyemeyiz.

Lider Valencia, bu seozn cidd ibr yeniden yapılanmaya gitti ve en önemli iki oyuncusu Villa ve Silva'yı iyi bonservis bedelleriyle Barcelona ve Manchester City'e sattı. Aslında bu hamlenin bir sezon gecikmiş bir adım olduğu da düşünülebilir fakat anlaşılan Valencia yönetimi Dünya Kupası rüzgarından da biraz faydalanmak istedi. Zaten bir sezon daha ellerinde tutmaları pek olası görünmüyordu (Valencia sokaklarında Kayserispor'un zamanında G.Ünal ve M.Topuz için "satmıyoruz" sloganıyla bezediği bilboardlardan olduğunu düşünsenize). Bu tip yeni yapılanmalar iyi yönetilemezse takımları felakete sürüklüyebilir ancak Emery gibi ne yaptığını bilen ve doğru bildiği konularda kararlı olan bir hocanız varsa bu süreci olumlu bir aşamaya çevirmek mümkün olabiliyor. Nitekim yapılan transferler başta orta sahadaki M. Topal ve tino Costa olmak üzere takıma çok iyi oturdu. Silva ve Villa'nın gölgesinde kalan Hernandez ve Dominguez gibi isimler kendilerini bir üst seviyeye çıkarmayı başardılar ve böylece Valencia lige ve ŞL'ne görkemli bir giriş yapmayı başardı. Şu ana kadar tek mağlubiyetlerini Man Utd karşısında almış olmaları Real ve Barcelona önünde ne kadar direnebileceklerini şüpheli hale getiriyor ama Valencia'nın şampiyonluk geleneğine sahip köklü bir takım olduğunu ve kadrosunda her türlü stresi taşıyacak tecrübede oyuncular bulunduğunu hatırltmam gerek.

Benzer şeyleri Villarreal için de söylemek mümkün, onlarda kadro istikrarı konusunda bu kadar radikal bir sapma yaşanmadı ancak bu sezon kendilerine dha çok güvenen, oturmuş bir takım görüntüsü çiziyorlar. Bu sezon yukarısı için en büyük adayım Atletico Madrid ise iyi başladığı sezonda yeniden istikrarıını kaybetmiş görünüyor. Mükemmle bir kadro ancak bu kadronun taşınması için ortada oynayan ikilinin her maç mükemmle oynaması gerekiyor, haliyle bu oyuncuların form düşüklüğü yaşadığında takım kırıgan bir havaya bürünüyor.

Sevilla da bence gerekli yapılnma hamlelerini zamanıonda yapamadığı için sıkıntı çekmeye devam ediyor. Şampiyonlar Ligi'nde hem de Braga gibi şu ana kadar herkesten bir dolu gol yiyen bir takıma elnmelerinin şokuyla lige de iyi giremediler ancak kaçınılmaz olan antrenör değişikliği olumlu yansıdı. Atletico Madrid maçındaki Sevilla'yı çok beğendiğimi söyleyebilirim.

Barcelona'nın bu sezon herkesi ezip geçmiyor olması ve bazı mçalarda zorlnaması takımın krizde olduğunu veya doyum noktasına eriştiğini göstermiyor. Özellikle motivasyon eksikliği argümanına, hele geçen sezeon onları ŞL'den eleyen Mourinho'nun yanı başlarına geldiği bir sezon için asla geçerli olamaz. Bence Bayern Münih'in geçridiği dünya Kupası'nın mental yorgunluğu sendromunun daha hafif versiyonun yaşıyorlar. Oynayabileceklerini çok iyi bildiğimiz o üst düzey futbolu karşılayabilecek bir alternatif hala yok.

Real'de Mourinho doğru formülü bulma yolunda olumlu adımlar atıyor. Geriyi sağlama alıp santrfor Higuain'in arkasındaki 3'lünün yaratıcılığıyla sonuca gitme planı gol sıkıntısı yüzünden işlemiyor gibi görünse de bu sıkıntıyı Deportivo maçında aştılar. Bundan sonra Mesut, Khedira ve Di Maria'nın henüz bu aşamada yakaladıkları  uyumu da düşününce, daha hılzı biçimde gelişeceklerinden kuşkum yok.


Share |

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder