7 Ekim 2010 Perşembe

Avrupa liglerinde sonyaz değerlendirmesi 3 - Fransa



Lyon'un 2000'lerin ilk yarısına damga vuran hegemonyası yıkıldığından beri, Ligue 1 iyiden iyiye sürprizlere açık hale geldi. Zaten benim hatırladığım kadarıyla, Fransa'da hiçbir zaman en iyi takımların bile birkaç yıl üst üste istikrarlı sonuçlar alabildiğine şahit olmadık. O yüzden, hangi sonuçla karşılaşılırsa karşılaşılsın diğer büyük liglerde olduğu kadar hayret uyandırmıyor.
Gerçi bu sezon başında Marsilya ve Lyon'un oturmuş kadroları ve ekonomik yapılarıyla bu tabloyu ortadan kaldırabileceğini düşünenler azınlıkta değildi. Özellikle Marsilya şampiyon olup şanssızlığı kırdıktan sonra, uzun yıllar Fransız futbolunun zirvesine kurulmayı umuyordu. Nitekim, Niang gibi takım için çok önemli bir futbolcu ayrılır ayrılmaz yerini Gignac ve Remy gibi Fransız futbolunun iki gelecek vaat eden forvetiyle derhal doldurdular. Lyon da geçen yıl Şampiyonlar Ligi'nde başarılı olan kadrosunu isabetli transferlerle takviye etmişti. Tabii en önemli transfer Gourcuff'un Bordeaux'dan gelişi oldu. Lyon, şampiyonluktaki olası rakiplerinden birinin en büyük yıldızını alarak ekonomik açıdan da üstünlüğünü net bir biçimde ortaya koydu.
Fakat bütün bunlar Lyon ve Marsilya'nın sezona çok kötü başlamalarını engelleyemedi. Ligin başında tüm Fransız futbolunu sarmış olan Dünya Kupası travmasının ligi de etkilediğini söylemek lazım. Marsilya zaman içinde toparlanma yoluna girse de, Lyon ilk 8 hafta itibariyle sadece 8 puan toplayabildi ve düşme hattının hemen üzerinde yer buldu.

Zirvede yer alan Rennes ve St. Etienne'in performansları geçen sene düşünüldüğünde büyük bir sürpriz değil. Özellikle St. Etinenne-Marsilya maçında şahit olduğum, yeşillerin geriye düştükten sonraki performansını bu yıl çok az takımdan gördüğümü söyleyebilirim. Klişe tabirle "dalga dalga Marsilya kalesine gelen" ve yüksek tempoyla oyunu domine eden St. Etienne'in, haftalar ilerledikçe üst sıralardan kopmayacağını düşünüyorum. Özellikle müthiş performansını Blanc'ın da fark ederek milli takıma aldığı Payet'in takımının hücum varyasyonlarında üstlendiği etkin rol ve temposuyla bu sezon beni en çok etkileyen oyuncuların başında geldiğini söyleyebilirim.

Rennes takımı ise genç ve çok koşan yapıda ve özellikle az gol yemesiyle ön plana çıkıyor. Bu bağlamda özellikle savunmadaki Rod Fanni öyle başarılı oldu ki 28 yaşında milli takıma seçilmeyi başardı.
Şöyle bağlayalım, Fransa ligi bildiğimiz gibi gidiyor, henüz belirli olan hiçbir şey yok. Bu lig daha çok su kaldırır.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder