Artık geride bıraktığımız 2009-2010 sezonunda Galatasaray'ın en çok aksayan bölgesinin, özellikle son haftalarda değişmez ismi olan Mehmet Topal, kendi kariyeri için çok büyük bir adım olarak değerlendirilebilecek bir transferle Valencia'nın yolunu tuttu. Galatasaray, son yılların en iyi kadrosunu kurmasına rağmen Şampiyonlar Ligi'ne gidemezken o büyük ihtimal ilk kez 2006 Eylül'ünde Anfield'da ürkek adımlarla çıktığı büyük organizasyonda sahne alacak.
Esesında bu transfer Topal'ın yanı sıra gerek Valencia, gerek Galatasaray için karlı oldu. Valencia, gelecek vaat eden bir oyuncuyu normal bir fiyata transfer etti. Avrupa tecrübesi olan, defansif yönü özellikle top çalma özellikleriyle çok verim alabilceği bir defansif orta sahaya sahip oldular. Galatasaray ise hem tüccar mantığıyla düşünürsek 1'e aldığını 5'e sattı, hem de performansını iyileştiremeyen, taraftarın gözünden düştü düşecek ve 2008'de zirveye çıktığından beri üzerine koymak bir yana aynı seviyeyi göremeyen bir oyuncusunun önünü açtı.
Önünü açtı dememin sebebi Mehmet Topal'ın potansiyeline ve kalitesine güveniyor olmam. Son 2 sezonda yaşadığı düşüşün Galatasaray'ın genel düşüşüne paralel olduğunu ve takımın oyun yapısının "ön libero" ya çok fazla yük bindirmesinden kaynaklandığını düşünüyorum.
La Liga gibi teknik kapasitesi yüksek oyuncuların bulunduğu bir lige orta sahada oynayan bir oyuncunun yalnızca kesici olması yetmez. Topal'ın ilk senesinde uzaktan olur olmadık şutlar çektiğini, riskli ara paslar ve ters diyagonal paslar denediğini, zaman zaman da bunda başarılı olduğunu görüyoruz. Ama malesef ligimizde risk aldığınızda ve hata yaptığınızda karşılaştığınız tepki o kadar ağır oluyor ki bir daha risk almamayı tercih ediyor ve Maldonadolaşıyorsunuz.
Mehmet Topal'ın önünde şimdi çok kritik bir dönemeç var. Kendini geliştirerek, stilini benzettiğim Partick Viera'ya benzer bir oyuncuya dönüşmesi en büyük arzum. Günümüz futbolunda hücuma yönelik oyuncular 18-19 yaşlarında büyük yıldız olarak lanse edilirken onun mevkisindeki oyuncuların olgununun makbul olması bu yöndeki inancımı kuvvetlendiriyor. Önünde La Liga'da çok başarılı olmuş bir Nihat (lig itibarıyla) ve Galatasaray'da aynı şekilde taraftardan tepki almaya başlamışken 30'undan sonra efsaneleşen bir Tugay (mevki itibarıyla) örneği var. Başarılar diliyorum.
Bu arada 2008 yılında Galatasaray'ın Şampiyonluğunu getiren iskelet dağılıyor. Herkesin konuştuğu üzere Servet de ayrılacak büyük olasılıkla sezon sonunda. Arda da giderse eğer, bu 3 oyuncu üzerine Galatasaray'ın 6-7 yıllık geleceği inşa edilir düşüncesi daha taptazeyken rafa kalkmış olacak. Takımın yeni bir kimliğe ihtiyacı var demek ki. Umarım Rijkaard, gelişmiş bir oyun anlauyışının yanında böyle bir kimlik de getirmeyi başarır ya da bunun için çaba sarfeder.
Share |
Esesında bu transfer Topal'ın yanı sıra gerek Valencia, gerek Galatasaray için karlı oldu. Valencia, gelecek vaat eden bir oyuncuyu normal bir fiyata transfer etti. Avrupa tecrübesi olan, defansif yönü özellikle top çalma özellikleriyle çok verim alabilceği bir defansif orta sahaya sahip oldular. Galatasaray ise hem tüccar mantığıyla düşünürsek 1'e aldığını 5'e sattı, hem de performansını iyileştiremeyen, taraftarın gözünden düştü düşecek ve 2008'de zirveye çıktığından beri üzerine koymak bir yana aynı seviyeyi göremeyen bir oyuncusunun önünü açtı.
Önünü açtı dememin sebebi Mehmet Topal'ın potansiyeline ve kalitesine güveniyor olmam. Son 2 sezonda yaşadığı düşüşün Galatasaray'ın genel düşüşüne paralel olduğunu ve takımın oyun yapısının "ön libero" ya çok fazla yük bindirmesinden kaynaklandığını düşünüyorum.
La Liga gibi teknik kapasitesi yüksek oyuncuların bulunduğu bir lige orta sahada oynayan bir oyuncunun yalnızca kesici olması yetmez. Topal'ın ilk senesinde uzaktan olur olmadık şutlar çektiğini, riskli ara paslar ve ters diyagonal paslar denediğini, zaman zaman da bunda başarılı olduğunu görüyoruz. Ama malesef ligimizde risk aldığınızda ve hata yaptığınızda karşılaştığınız tepki o kadar ağır oluyor ki bir daha risk almamayı tercih ediyor ve Maldonadolaşıyorsunuz.
Mehmet Topal'ın önünde şimdi çok kritik bir dönemeç var. Kendini geliştirerek, stilini benzettiğim Partick Viera'ya benzer bir oyuncuya dönüşmesi en büyük arzum. Günümüz futbolunda hücuma yönelik oyuncular 18-19 yaşlarında büyük yıldız olarak lanse edilirken onun mevkisindeki oyuncuların olgununun makbul olması bu yöndeki inancımı kuvvetlendiriyor. Önünde La Liga'da çok başarılı olmuş bir Nihat (lig itibarıyla) ve Galatasaray'da aynı şekilde taraftardan tepki almaya başlamışken 30'undan sonra efsaneleşen bir Tugay (mevki itibarıyla) örneği var. Başarılar diliyorum.
Bu arada 2008 yılında Galatasaray'ın Şampiyonluğunu getiren iskelet dağılıyor. Herkesin konuştuğu üzere Servet de ayrılacak büyük olasılıkla sezon sonunda. Arda da giderse eğer, bu 3 oyuncu üzerine Galatasaray'ın 6-7 yıllık geleceği inşa edilir düşüncesi daha taptazeyken rafa kalkmış olacak. Takımın yeni bir kimliğe ihtiyacı var demek ki. Umarım Rijkaard, gelişmiş bir oyun anlauyışının yanında böyle bir kimlik de getirmeyi başarır ya da bunun için çaba sarfeder.
Share |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder