21 Ocak 2010 Perşembe

Jo Galatasaray'da



Haldun Üstünel yine işbitiriciliğini konuşturup, devre arası transferine de Premier League'den iki oyuncuyu Galatasaray'a getirerek damgasını vurdu.

Hem Neill 'ın, hem de Jo'nun, Avrupa Ligi'nde Galatasaray'ın Atletico Madrid'i geçmesi halinde karşılaşması muhtemel Everton'dan geliyor olması ilginç bir not. Jo, bilindiği gibi esasen Man City oyuncusu. Geçen yıl CSKA moskova'dan 24 milyon Euro gibi bir bonservis bedeliyle transfer eidlmişti. Burda hayal kırıklığı yarattıktan sonra geçtiğimiz sezonun ortasında geldiği Everton'da biraz biraz kendini bulmuş gibiydi. Ancak bu sezonun başından beri yine istenen performansı sergileyemedi ve "Lincolnvari" disiplinsizlikler yüzünden Moyes'un gözünden de tamamen düştü.

Neill transferi nasıl Galatasaray taraftarına Kewell'ın daha mutlu olacağını ve takımda kalacağını düşündürdüyse; Jo da Elano'nun aynı dilden konuştuğu, Avrupa'da benzer futbol ortamlarında yıldızlaştığı (Rusya ve Ukrayna) ama Man City'de aynı teknik adamla anlaşamayıp mutsuz olduğu ve kendini yeniden kanıtlamak için yeni bir futbol bilgesine (Rijkaard) güvendiği birisi. Bu bakımdan Elano'nun performansının da yükselmesini beklemek yanlış olmaz.

İki transferin de çok cüzi bir maliyetle gerçekleştirilmesi de ayrıca takdir edilesi bir başarı. Galatasaray'ın bugünkü kadrosunda, Avrupa'nın en iyi liglerinden olan La Liga'dan gelen Leo Franco ve Ligue 1'in starlarından biri olan Keita dışındaki bütün yabancıların bir en az bir sezonluk Premier Lig kariyeri var. Kim ne derse desin bu bir vizyonun göstergesidir. Bu aslında başka bir yazının konusu olabilir ama fikrimi tek cümleyle özetlemek gerekirse,  Türk kulüplerinin malesef yeterli scouting ağı ve gerekli bağlantıları olmadığı için Afrika, Güney Amerika ve Avrupa'nın ücra köşelerinde genç yıldız adayı keşfedip, parlatıp pahalıya satma modelini (Porto modeli) gerçekleştiremediğini düşünürsek; kariyeri iniş trendindeki isimleri alıp yeniden bir çıkış şansı verme modeli (Anelka, Baros) daha akla yatkın görünüyor.

Ayrıca, geçen sezon UEFA'da Bordeaux'yu eleyerek daha da ileriye gitme perspektifi sunan takımın Meira'yı Mart ayında göndererek stoperde Kewell'ı oynatmaya mecbur kalması da bu yönetimin döneminde, bu sezonki nokta transferler de. İlginç bir paradoks.

Jo transferinde eleştirilebilecek en önemli nokta Avrupa Ligi'nde oynayamayacak olması. Bu da kesinlikle haklı bir eleştiri zira Baros'un sakatlığı Atletico Madrid önünde Nonda'yı santrforda tek alteratif olarak bırakacak.    Fakat öte yandan, şu aşamada daha iyi bir alternatif bulmanın zor olduğu da ortada. En ideal isim olabilecek Sercan için istenen astronomik bedeller ortada. Kariyeri inişteki Gökhan Ünal için bile 3,5 milyon Euro+Burak Yılmaz verilebiliyor. Bu durumda tek seçenek Güney Amerika'dan oyuncu transfer etmek ama bir oyuncudan bu kadr kısa vadede verim almak zorundaysanız, ilk kez Avrupa deneyimi yaşayacak birine güvenemezsiniz.

Son olarak, Jo'nun en öenml iözelliğinin hızı ve hareketliliği olduğunu, uzun boyuna karşın hava toplarında etkili olmadığını, stil olarak biraz Baros'a benzediğini ve CSKA'daki kimliğine kavuşursa takıın oyun yapısına biebir uyacak bir isim olacağını söyleyebilirim.







Hiç yorum yok:

Yorum Gönder