Mısır'ın, Cezayir'e kıyasla Afrika futbolundaki izinin daha belirgin olmasına karşın, iki takım arasındaki rekabette bugüne kadar galibiyet sayısında 7-5 Cezayir önde. ) maç da berabere bitmiş. Haziran ayında Cezayir Mısır'ı 3-1 yendiğinde ülkede hayat durmuştu. Temmuz ayında tanıştığım bir Cezayirli arkadaşım, her gün bu maçtan bahsediyodu. 14 Kasım tarihi çoktan kafama kazınmıştı kısacası.
Şartlar Cezayir'in yanında, 1-0 mağlubiyet dahi onları hedefe ulaştırıyor. Ama futbol tarihi bu tür son dakikada yaşanan dramatik öykülerle dolu. Mısır, genelde en iyi oyuncuları kendi liginde oynayan bu bakımdan takım içi koordinasyonu daha kolay sağlayabilen bir takım. Zaten, Afrika Kupası'nda hep başarılı olmalarını buna bağlıyorum; diğer ülkelerin Avrupa'da oynayan yıldızlarının sezon ortasındaki turnuvadaki psikolojik zaafiyetleri yüzünden performanslarıın düşmesine.
Cezayir futbolu ise 1980'lerde yakaladığı ve 1990'da Afrika Kupası'nı alarak taçlandırdığı altın çağından sonra ilk kez bu seviyeye gelebildi. 1987 Şampiyon Kulüpler Kupası Finali'nde Porto formasıyla attığı topuk golünü Spor Stüdyosu'nun ya da Avrupa'dan Futbol'un jeneriğinden hatırladığımız Madjer'in sürüklediği Cezayir'in özellikle İspanya 1982'de başına gelenler Dünya Kupası tarihinin kara sayfalarının başında geliyor.
Kısaca hatırlatırsak, o kupada F.Almanya'yı yenmeyi başaran Cezayir, F.Almanya ile Avusturya arasındaki maçın sonucuna göre gruptan çıkmayı bekliyordu. Eğer o maç 1-0 F.Almanya lehine biterse elenecekler, diğer bütün sonuçlarda gruptan çıkacaklardı. Sonucu söylememe gerek var mı?
Şu anda Fas'ta olduğumdan komşuluk hisleri çekmiş de olabilir ama aynı zamanda o günün hesabı için de gönlüm Mısır karşısında Cezayir'den yana bu akşam.
Allez les Fennecs!
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder