4 Aralık 2009 Cuma

Galatasaray- Panathinaikos: 1-0


Geçtiğimiz sezon oynanan Galatasaray-Olympiakos maçına benzer bir karşılaşma oldu aslında. Yine duran toptan bir gol ve esasen bütün maça yayılan ama özellikle gol sonrasında daha da etkisini hissettiren pasa dayalı bir kontrol futbolu. Maç sonrası istatistiklerinde Galatasaray'ın 500 isabetli pasına karşılık, Pana'nın 271 isabetli pası olduğu görünüyor. Bol pas yaparak tempoyu kontrol etmenin yanısıra, skoru korumaya yönelik futbolunda savunmayı öne çıkararak takımın mesafesini kısaltmayı hedefledi Galatasaray. Bu hedefinde de başarılı oldu ve az pozisyon verdi. Tabi çoğu 2. yarıda olmak üzere 12 kez rakibini ofsayta düşürmesinin de temel sebebi bu stratejiydi.

Bugüne kadar Yunan takımlarıyla oynadığı 6 maçta sadece 1 yenilgisi vardı Galatasaray'ın. 3. sezon üst üste yine kazandılar. Son maça giderken liderliği garantilemiş olmak harika. Aynı şeyi Fenerbahçe'nin de başarmış olması da Türk futbolu için ayrı bir prestij vesilesi. Umarım Graz maçında Ufuk Ceylan, Caner, Serkan Kurtuluş gibi isimleri de görebiliriz sahada.

Maçın öne çıkan bir diğer noktası Galatasaray'ın medyanın sözünü dinleyerek sezon başındaki sistemine dönmesiydi yani iki defansif orta sahayla oynaması. Ancak bu değişikliğin doğal sonucu olduğu düşünülen pozisyon zenginliği gelmedi. Takımda halen ciddi bir akıcılık sıkıntısı var. Nonda klasik bir santrfor olarak yüksek top tekniği sayesinde takımın hücum setlerine katkıda bulunuyor bulunmasına da Baros'un yıpratıcılığı aranıyor. Elano bugün belli anlarda fena değildi ama çok daha fazlası bekleniyor hala. Keita da son zamanlardaki durgunluğunun aksine hırslıydı ve toparlanacağını gösterdi.

Panathinaikos kaliteli bir kadroya sahip ancak rakibin üzerine gidip baskı kuracak, bunaltacak bir oyun anlayışları yok, yavaş bir tempoyla oynuyorlar. En büyük gol umudu Cisse'nin 5 sezon önceki haline bakınca hayal kırıklığı yaşamamak elde değil. Hala hızlı ancak ne eski kuvveti var ne de ofsayttan çıkacak pozisyon sezgisi. Ümit Karan'ın geçen sezonki gol atamayan halinin fuleli versiyonu gibiydi.

Son paragraf ise Arda'ya. Ali Sami Yen'de son zamanlarda görülmediği kadar coşkulu taraftarın da etkisiyle çok arzulu başladı maça. Yaptığı harekletlerle keyif verdi, yarattığı pozisyonlarla da bu maçı alacağız inancını ortaya koydu. Zaten Ten Cate de maçtan sonra "Arda'yı durduramadık" demiş. İkinci yarıda biraz oyundan düşse de ilk yarıda Pana'nın sol beki bunalıma girdi. Fotomaç ağzıyla söylersek "Darlas Darlandı". Al-Jazeera Sport'un İngilizce spikeri de övgülerini eksik etmedi. Hep göz önünde olmak çok zor ama sahada bu şekilde oynadığı sürece diğer konuların konuşulmasına sıra gelmeyecektir diye düşünüyorum.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder