8 Haziran 2010 Salı

B Grubu: Arjantin ve diğerleri

Bu grup ilginç bir tesadüfle 1994 Dünya Kupası'nda buluşan 3 takımı yeniden bir araya getiriyor. Bu üçlünün yanındaki tek fark Bulgaristan yerine G. Kore'nin bulunması. Bu durum o kupada bu sahnede son kez sahne alan ve dramtaki bir veda yaşayan Maradona için de ilginç bir hafıza tazeleme deneyimini ortaya çıkarıyor.

Bu grup ayrıca Dünya Kupası'nın esprisinin tezahür ettiği bir mikro kozmos gibi, zira birbirinden tamamen farklı dört futbol ekolü bir araya geliyor. Süper yıldızlarıyla akıcı, süratli ve teknik bir Arjantin, Rehhagel'in geldiğinden beri yazdığı kontrol futbolunun kitabına yeni sayfalar ekleyen Yunanistan, 10 kişinin sahada 30 kişiymiş görünümü verdiği bir tükenmez prese dayalı oyun anlayışına sahip G. Kore ve son olarak hızlı ve güçlü ancak akılcı oynamayı beceremeyen Nijerya.

Bu durum ilginç karşılaşmaları da beraberinde getiriyor elbette. Arjantin halihazırda kupanın açık ara en iyi kadrosuna sahip takımı. Kimse Maradona'ya laf söylemeye cesaret edemiyor ya da bir grup her şeyi içine atıp kupanın bitmesini biraz da ellerini ovuşturarak bekliyor ancak şu bir gerçek ki kimse Maradona'ya tam olarak güvenemiyor. Herkesin aklında Messi, olmazsa Milito, olmazsa Agüero, olmazsa Tevez, olmazsa Higuain, olmazsa Di Maria çıkar maçı kurtarır düşüncesi var büyük ihtimalle. Ancak İspanya gibi bir takıma karşı organize olmadan yıldızların varlığı tabir caizse sökmez. Neyse ki grupta bunun sökeceğini rahatlıkla söyleyebiliriz. Arjantin, belki biraz Yunanistan karşısında zorlanabilir ama 3 maçta 9 puan yapma şansı bir hayli fazla. Eğer bunu gerçekleştirebilirlerse müthiş bir moral kazanacak olmaları da cabası.

Arjantin'i en çok Yunanistan zorlar diyorum ama onların gruptan çıkmalarını pek olası görmüyorum. 2004'ten beri anlayışları ve Ninis, Samaras gibi isimleri saymazsak kadro yapıları pek değişmedi. Ancak Dünya futbolu son yıllarda olumlu yönde müthiş bir değişim yaşadı ve hız "güzel oyun"nu en önemli ögesi haline geldi. Yunanistan'ın diğerlerinin hızıyla baş edebileceğini çok sanmıyorum.

Güney Kore ise 2002'de Hiddink ile altın çağını yaşamasının ardından bir daha o seviyeye çıkamadı. Son durumlarını görme şansım olmadı malesef ama gruptan çıkmaları zor görünüyor. Bence Arjantin'in yanındaki ikinci takım olmaya en yakın olan Afrika Kartalları. En büyük eksiklik gerçek anlamda "beyin" görevi gören yani takımın fizik kalitesine akıl katan Obi Mikel'in yokluğu olacak. Nijerya her ne kadar 15 sene önceki halinden uzak olsa da Afrika atmosferinin de olumlu katkısıyla giderek moralini arttırması halinde o çok konuşulan sürprizi gerçekleştirmenin kıyılarında dolaşmaya başlayabilir. Çok iyi bir taktisyen olan ve oyunu iyi okumasıyla bilinen İsveçli Lagerback'ın başta olması da bir avantaj.

Share |

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder