17 Haziran 2010 Perşembe

İlk maçların ardından: E Grubu



Kupada Hollanda'yı desteklediğimden bu grubu ayrı bir merak ve ilgiyle takip ediyorum. Mamafih, Japnya-Kamerun maçını yarım yamalak takip edebildim. 90 dakikasını izlemediğim bir maç hakkında fazla yorum yapmam elbette mümkün değil ama sonucun beni şaşırttığını söylemeliyim. Maçın çok yüksek tempolu olmayan, mücadeleye dayalı bir karşılaşma şeklinde seyredeceğini ve nihayetinde daha kaliteli oyunculara sahip olan Kamerun'un kazanacağını düşünüyordum. Fakat görebildiğim bölümlerde Kamerun'un hücum yönünden çaresizliğini, Ekotto'nun şişirme topları dışında  herhangi bir planı olmamasını ve Eto'o'yu etkili biçimde kullanmayı başaramamasını üzüntüyle izledim. Japonya ise öne geçtikten sonra oyunu istediği gibi yönlendirrek çok değerli bir galibiyet aldı.

Hollanda Danimarka maçı, Portakallar için Robben olmadan, iyi savunma yapan bir takıma karşı nasıl oynanabileceğini göstermek açısından önemliydi. Tam anlamıyla tatmin edici denemese de zaman zaman etkili bir oyun izledik. Sonradan giren Elia'nın performansı, diğer kanatta Robben'in dönüşüyle Hollanda'nın ne denli tehlikeli olabileceği konusunda fikir verdi. Ayrıca önceki yazımda değindiğim gibi Van der Wiel'in hücumdaki katkısı ve Van Bommel'in takımın oyununa kattığı ekstra akıl ilerleyen maçlarda daha da değerli hale gelecek.

Hollanda'nın henüz test edilmeyen savunması dışında dikkat etmesi gereken hususların başında "nokta santrfor" eksikliği daha doğrusu Van Persie'nin hem tam formundan uzak olması hem de bu rol için çok uygun olmaması yatıyor. Alternatif olabilecek Huntelaar ise takımın genel temposuna göre ağır kaçacağından tek uygun çözüm Kuyt'ın santrfor oynaması.

Bir diğer husus ise Sneijder'de gördüğüm, "takım kurtaran" isim olma arzusunun baskınlığı. Bazı pozisyonlarda doğru karar vermesini engelleyen ve ayağında gereğinden fazla top tutmasına yol açan bu durum takımın akıcılığın etkiliyor. Hem zaten bu oyun Sneijder'in de etkili, dikine,hızlı oyunundan farklı, umarım alıştığımız kimliğine döner.

Danimarka iyi savunma yapan bir takım ancak hücumda ister eskiye rağbetten ister tempo eksikliğinden diyin yeterince yaratıcı çözümler üretemediler. Kamerun maçı ikisi için de final niteliğinde olacak. Bu durum iki takımı da kaybederlerse kesin olarak turnuvaya veda edeceğinin bilinciyle temkinli oynamaya itecek. Mevcut koşullar altında Kamerun'un galibiyete daha fazla ihtiyacı var zira Danimarka nasıl olsa Japonya'yı yenerim diye düşünebilir. Tabi bu düşünce ne ölçüde kadar haklı çıkar, bilemiyorum.     

Share |

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder