Bu grupta izlediğim 2 maça da "Jabulani'nin kaleciler üzerindeki laneti" başlığını atsak yeridir. İngiltere'de zaten büyük bir soru işareti olan kaleyi binbir güçlükle ele geçiren Green'in ve Cezayir'in egzantirik kalecisinin hataları her iki maçta da neticeyi belirledi.
İngiltere-ABD: 1-1
ABD'nin turnuvanın 1 numaralı favorisi olarka gördüğüm İngiltere'yi zorlayacağını tahmin etsem de bu kadar etkisiz kılabilceğini düşünmemiştim açıkçası. Fakat "bir musibet bin nasihatten iyidir" sözü şiarınca, İngiltere'nin bu maçtan dersler çıkarmış olduğunu söylemek de mümkün. Capello, dört gözle Barry'i bekliyor ama o olsa da olmasa da Carrick, Huddlestone her kimse ilk 11'de yerini alması ve Gerrard-Lampard ikilisini rahatlatması gerekiyor. Aslında 2006'da bu çapasız sistemi Eriksson'da denemiş ve birkaç maç sonra doğru yolu bulmuştu. Lampard-Gerrard ikilisi arakalrında bir defansif orta sahayla oynadıklarında, tek santrfor oynayacak Rooney'e yaklaşarak daha çok pozisyon bulacaklardır ve İngiltere orta sahasını çökertmek çok zor hale gelecektir.
ABD ise bekleneni üzerinde bir fizik kalite sergiledi ki bu hem Slovenya'yı hem de Cezayir'i alt etmeye yeter. Dün savunmaları dikkatli ve orta sahaları tempoluydu. Bob Bradley kanatlara öyle iyi önlem almış ki, sağbek Cherundolo'nun performansı Milner'ın devreyi tamamlayamamasına yol açtı. Belki kadro kaliteleri çok ileri gitmeye yetmeyecek ama tek maç bazında bu kupadaki her takımı zorlayacak kapasiteye sahip olduklarını gösterdiler.
Slovenya-Cezayir: 1-0
Şu ana dek izlediğim en sıkıcı maçtı. O yüzden fazla yorum yapacak veri yok elimde. Cezayir'i beklediğim gibi bu seviye için yetersiz buldum. Slovenya ise beklediğimden kötüydü. Ağır stoperlerinin hızlı ABD forvetleri veya Rooney ile nasıl baş edecekleri de önemli bir problem ama işleri zorlaştıracak gibi görünen esas sorun rakip kaleye giderken çok zorlanmaları ve hücumda çoğalamamaları. Her maçta bu kadar şanslı bir gol bulamayacaklardır elbette.
Share |
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder