17 Haziran 2010 Perşembe

İlk maçların ardından: G Grubu


"Ölüm Grubu" olarak nitelendirilen grupta, erken final Fildişi Sahili-Portekiz maçı golsüz bitmesi açısından hayal kırıklığı yarattıysa da üst düzey bir mücadele ve çekişme izlemek beni futbol açısından tatmin etti. Açıkçası Portekiz'i biraz silik buldum ama bu durum aşırı temkinden ya da küçük hesaplardan da kaynaklanıyor olabilir. Ronaldo bir hyli istekli ama 11 maçtır milli takımda gol atamamak onu çok etkilemiş gibi görünüyor. Daha rahat oynaması halinde takıma daha çok katkısı olabilir. Küçük hesaptan kastım grubun son maçını oynayacakları Brezilya'nın o maça 6 puanla ve rahavet içinde çıkacağını hesaplayıp puan almayı umuyor olabilirler. Benzer bir durum 1998'de yaşanmış ve Norveç grubun son maçında Brezilya'yı yenerken, olan Fas'a olmuştu.

Fildişi Sahili'nde, Drogba'nın 10 gün içinde toparlanıp sahaya çıkmasını takdir etmemek elde değil. Uzun süredir bir arada oynayan üst düzey oyuncuları ve alternatifli geniş kadrolarıyla herhangi bir başka grupta olsalardı çok ileri gidebilirlerdi. Yine de K. kore karşısında izlediğim Brezilya'dan puan almaları sürpriz değil. 2002'de İngiltere'nin başında her şey çok iyi giderken Seaman'ın yediği hatalı bir frikik golüyle Brezilya'ya elenen Eriksson için de ilginç bir maç olacak.

Brezilya-K.Kore maçı kupanın en ilginç maçlarından biri olarak hatırlanacak. 21. yüzyılda varlığını sürdürmesine hala inanamadığım ölçüde kapalı bir rejimle yönetilen K.Kore'nin böyle bir platformda bulunması, bir yerde sporla açılması sempatik geliyor insanlara. (Gerçi insanların maçları izlemesine dahi izin verilmiyormuş) K. Kore gerçekten de saygı duyulacak bir performans sergiledi. Brezilya'ya karşı elbette defansif oynayacaklardı ama oyunu çirkinleştirmeden, kazandıkları toplarda kısa paslarla çıkmaya çalışarak, tempoyu düşürmeye, oyunu soğutmaya tenezzül etmeden, büyük çlçüde Güney kore'den alıştığımız anlayışa benzer biçimde ama en önemlisi sertliğe başvurmadan oynamaları önemliydi. Son dakikalarda attıkları gol de geceyi unutulmaz kıldı onlar için.

Brezilya, iyi hoş ama önceki kupalara oranla dah renksiz, daha ne yapacağı öngörülebilir bir izlenim bırakıyor bende. En büyük artıları sağlam savunmaları ve Maicon ile Bastos'un hücuma katkıları olacak. Elano ve Robinho çok formda görünseler de Fabiano ve Kaka çok etkisiz kaldılar. Özellikle Kaka'nın ilk kez takımının en büyük starı olarak geldiği (2002'de çömez, 2006'da Ronaldinho'nun arkasında 2. plandaydı) kupada daha çok sorumluluk alması gereken maçlar olacağı kuşkusuz. Biraz lafı geveliyorum aslında zira Brezilya'nın ne yapabileceği hakkında tam bir fikre varabilmiş değilim. Fildişi Sahili maçı bu konuda net bir fikir oluşrutacaktı diye umut ediyorum.






Share |

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder