19 Haziran 2010 Cumartesi

Kupa ısınırken: A Grubu


İlk maçlarda kimseyi tatmin etmeyen futbolun, neredeyse bütün takımların temkinli bir anlayışı benimseyrek kazaya uğramak istememelerinden kaynaklandıüğı, ikinci maçlarla birlikte ortaya çıktı. Gruplardaki son maçlar öncesi şanlarını kaybetmek istemeyen ya da işi garantiye almak isteyen takımlar daha istekli ve tempolu mücadele ettiler (Tabii 40 maç oynasa da kıprdanacak gibi görünmeyen Fransa'yı buna dahil etmek mümkün değil). Bu durum da daha çok golü, daha çok kartlı ve dolayısıyla daha çekişmeli ve sürprizlere açık maçları beraberinde getirdi. Sonuçta belki de kupa gerçek anlamda başladı.

Nasıl bir tabloyla karşılaşılacağının kestirilmesi belki de en zor grup olan A Grubu'nda ikinci maçlar sonrası tablo büyük ölçüde netleşti. Gruptaki takımlar arasında en iyi kadro kalitesine sahip olan Fransa'nın rezalet futbolu ve evsahipliği gazının yetrsiz bir kadroya sahip Bafana Bafanalar'a yetmemesi iki Latin Amerika takımına büyük avantaj sağladı. Kupada genel averaj sisteminin uygulanması da bu iki takımın lehine ve aleyihne bir durum yaratmadı.

Son maçlarda Uruguay ile Meksika berabere kalmaları halinde elele 2. tura çıkacaklar. Tabii ki Meksika, 2. sırayı alıp Arjantin'le eşleşmek istemeyeceği için kazanmayı daha çok isteyecek ama beraberlik çok yakın bir ihtimal. Ayrıca turnuvanın başından beri sayısız entrikanın döndüğüne dair haberleri okuduğumuz Fransa'da son olarak Anelka'nın Domenech'e küfrü basması dsonucu kadro dışı kalmasıyla bu turnuva psikolojik olarak da bitmiştir artık bence Horozlar için. Son maçta G. Afrika, turu geçemese dahi kendi seyircisine bir galibiyet hediye etmek isteyecektir.

Uruguay-G.Afrika maçında Forlan, Efes Pilsen'in iyi zamanlarındaki Naumouski gibi oynadı. Topu aldı, taşıdı, tempoyu ayarladı ve neticede golleri de atan isim oldu. Uruguay çok iyi bir defans ve hücum hattına sahip, ancak orta sahası yetersiz olduğundan ilerleyen turlarda daha dengeli takımlar karşısında zorlanacağını düşünüyorum.

Meksika takımı da saha içinde çok dengesiz ve ne yaptığını bilmez bir görüntü verse de takdir edilecek bir hücum iştahına ve çok zeki ve oyunu okumasını bilen bir teknik direktöre sahip. Geniş alanları iyi değerlendirmesini bilen oyuncuları var ancak savunmaları ve kalecileri hiç güven vermiyor. Uruguay maçında eğer turu garantiye alşalım diye riske girmez ve galibiyet için oynarlarsa hem maç çok zevkli hale gelir hem de Mekiska'nın nereye kadar gidebileceği konusunda net bir fikir edinmiş oluruz.

Fransa için söylenecek çok şey var ama her kelime insanın sinirini bozuyor. Bu kadar iyi oyuncular nasıl bu kadar yavaş ve isteksiz oynar; iyi bir solbek olduğu halde stoperde oynadığında süreki "error" veren Abidal (Euro 2008'de de grup maçında İtalya'ya karşı fevkalade gereksiz bir kırmızı kart görmüştü) yerine neden başka birisi bulunamaz, herkesin karşı olduğu bir teknik direktör hangi rahatlıkla bu gidişe müdahale etmekte çaresiz kalır. Fransa'ya sempatim yok ama güzel futbol oynama potansiyeline sahip bir takımı katledene yazık.Bakalım 2002'deki gibi gol atamadan mı veda edecekler kupaya?

Son olarak G. Afrika, ilk turda elenen ilk ev sahibi olma yolunda. Parreira, tek planı kontratak üzerine kurmuş ve takım yenik duruma düşerse ne yapacağı konusuna hiç çalışmamış gibi. Uruguay maçının ellerinin arasından kaydığını görmesine rağmen müdahale edemedi. Belki de kızmamak lazım zira oyuna hükmedecek kalitede bir oyuncu grubu yok ellerinde. Umarım son maçı galip kapatırlar ve hoş bir veda olur. 
Share |

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder